Yarı Hermetik Vidalı Kompresörlerin Geliştirilmesi

Bir zamanlar “basit” olan soğutma dünyası, çok sayıda yedek soğutucu nedeniyle çok daha karmaşık hale geldi. Bu soğutucular yalnızca farklı özelliklere sahip olmakla kalmayıp, kompresörlerin yeniden tasarlanmasını da gerektiriyordu. 1997 yılında Kyoto Protokolü’nün kabul edilmesiyle küresel ısınmayı azaltma yönünde önemli bir adım atıldı: o zamandan beri sera gazı emisyonları sürekli olarak azaltılmaktadır. İklimlendirme ve soğutma endüstrisi için sonuç, hem sistemdeki soğutucu miktarını azaltarak hem de sistemlerin sızdırmazlık korumasını iyileştirerek doğrudan emisyonları kontrol altına alma çabasıdır. Artan tesis verimliliği, enerji tüketimini ve dolayısıyla atmosfere salınan CO2 emisyonlarını azaltır. Soğutucuları CO2 salınımına eşdeğer Küresel Isınma Potansiyeli (GWP) ile sınıflandırarak ve kısmen vergilendirerek, doğal soğutuculara geçiş teşvik edilmektedir. GWP değeri giderek daha düşük olan yedek soğutucular hızla piyasaya sürüldü ve sürülmeye devam ediyor, bu da sektörde belirsizliğe yol açtı.

CO2 (R744), amonyak (R717) ve propan (R290) gibi doğal soğutucuları uzun vadeli bir alternatif olarak kabul ettirmek için, standartların tanıtılması veya uyarlanması ve özellikle CO2’nin yüksek basınç seviyeleri için bileşenlerin geliştirilmesi gerekiyordu. Bu bileşenler başlangıçta bir maliyet artışına neden oldu ve bu da marjları korumak ve dolayısıyla maliyet baskısını azaltmak için başka yerlerde tasarruf potansiyellerinin gerçekleştirilmesine yol açtı.

Bu arada, doğal soğutucular her yerde düşük maliyetle soğutma kalitesinde mevcuttur ve bileşen fiyatları miktar etkisi nedeniyle düşmüştür. Yine de bu etkiler, dağıtım kanalları ve değer zinciri üzerinde etkili olmuştur:

Son yıllarda, her piyasa katılımcısı katma değeri artırmaya çalıştı. Bugün birçok bileşen üreticisi komple sistemler üretmekte, toptancılar kendi sistemlerini üretmekte ve tesis üreticileri hizmetleri entegre etmektedir. Büyük son kullanıcılar uzmanlığı içeriye taşımış ve sistemlerini ayrıntılı olarak belirtip planlamışlardır; tesis yapıcıları, genellikle belirli bir sektör nişine göre uzmanlaşmak zorunda kalan saf montajcılara dönüşmüştür.

Artan fiyat baskısının bir sonucu olarak ve buna ek olarak, ana sonuç, fabrika garantili standart, modüler sistemlere doğru eğilimdir ve bu sistemler yerinde ayarlamalar veya onarımlar için alan bırakmaz.

İklim değişikliği tartışmaları ile eğilim hızlandı; yeni kurulumlar artık çoğunlukla doğal soğutucularla donatılmıştır ve CO2 özellikle süpermarket sektöründe baskındır.

Ticari ve endüstriyel soğutma endüstrisi arasındaki geleneksel ayrım giderek bulanıklaşıyor, CO2 sistemleri daha büyük kapasite aralıklarına giriyor, kompakt amonyak sistemleri 200 ila 800 kW arası su soğutucularında kullanılıyor ve standartlardaki değişiklikler nedeniyle, küçük soğutucu yükü olan propan sistemleri giderek daha fazla kullanılıyor.

Standartların hızlı ilerlemesi, “eski freon” sistem yapıcıları, montajcıları ve kullanıcılarının sürekli olarak öğrenmesini ve becerilerini geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Sistem ve bileşen tedarikçileri daha iyi teknik işletme talimatları ve destek sağlamalıdır. Komple paketler, geleneksel endüstriyel standartların ötesine geçen entegre “ticari” özelliklerle daha kapsamlı ve karmaşık hale geliyor.

Daha yüksek enerji verimlilik seviyeleri arayışı, önceki yoğuşma yöntemlerini atmosfere ısı yayarak sorgulanabilir hale getiriyor. Enerji denkleminin iki tarafı olarak ısıtma ve soğutmanın bütünsel yaklaşımı, atık ısının doğrudan veya ısı pompalarıyla artırılarak besleneceği yeni ağ tabanlı sistemlere yol açacaktır.

Ozon tabakasına zarar vermeyen, sera etkisi üzerinde doğrudan etkisi olmayan, enerji verimliliği en az R22’ye eşit olan amonyak, bu soğutucuyu uzun vadeli bir alternatif olarak görünür kılar. Düşük fiyatı ve bulunabilirliği onu ticari olarak çok ilginç kılmaktadır. Bununla birlikte, büyük endüstriyel uygulamalar için bir avantaj olan yüksek entalpi farkı, daha küçük kapasiteler için kontrolü biraz daha zorlaştırabilir. Yanıcılık ve toksisite özel güvenlik önlemleri gerektirir, özellikle otomatik zorunlu havalandırmalı özel tesis odaları, ancak CO2 gibi diğer soğutucular için alınan önlemlerden farklı veya ötesinde önlemler gerektirmez. Mineral yağ ve amonyak uyumsuzluğu, sistem planlama ve inşasında yağ ayrımı ve dolaşımı için özel tasarım önlemleri gerektirir. Geçmişte, bakır ve amonyak uyumsuzluğu, motor ve kompresörün bir şaft ile bağlandığı “açık” sistemlerin kullanılmasına yol açmıştır. Motor, şaft ve kompresör hizalanmalı, şaft contası biraz bakım gerektirir ve belirli bir çalışma süresinden sonra düzenli olarak değiştirilmelidir. Kuru işletim ve yaşlanma sızıntılara yol açabilir ve bu sızıntılar amonyakın keskin kokusu ile hemen fark edilir.

Amonyak konusundaki endişeyi aşmak ve bu soğutucuya geçişi kolaylaştırmak için, 1910’dan beri vidalı kompresörlerde İsveçli bir öncü olan SRM, özellikle dönüştürmek isteyen piyasa katılımcılarına hitap etmesi gereken komple bir yarı hermetik kompresör serisi geliştirdi. Ürün ilk kez 2017 yılında piyasaya sürüldü ve şimdiye kadar ürün yelpazesi tamamlandı.